Sally Nabil
BBC Arapça Servisi, Yüksek Atlas Dağları – Fas
Fas’ta 8 Eylül’de meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremde 3 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Deprem sonrası ülkede zihinsel ve fiziksel hasarın giderilmesinin uzun zaman alacağı açık.
12 yaşındaki Malak, halen derme çatma çadırlarda yaşayan çok sayıda Faslı çocuktan biri. Malak, “Buradan çıkmak istiyorum, boğuluyorum” diyor.
Malak, dört kardeşin en büyüğü. Kardeşlerin hiçbiri okula gitmiyor. Yüksek Atlas Dağları’nın kalbindeki memleketleri Amizmiz’in büyük kısmı moloz yığınına dönüştü.
Doğal afetten en çok yerleşimlerden uzak köyler etkilendi. Depremin ardından meydana gelen heyelan nedeniyle birçok yol kapandığı için, bu bölgelere yardım ulaştırmak zorlaştı.
‘Okulu özlüyorum’
Marakeş’in 50 km güneybatısındaki Amizmiz kasabasında dolaşırken, birçok alanda, sıkıntılı ailelere neredeyse hiç barınak sağlamayan basit plastik çadırlar görebiliyorduk.
Herkes soğuk kış geldiğinde ne yapacağını merak ediyor.
Malak, “Yiyecek, para ve her şeyden önemlisi bir ev istiyoruz” diyor.
Depremin yol açtığı hasar, onun okula dönememesi anlamına geliyor. Malak bu nedenle hayal kırıklığı yaşıyor. Bana “Burada geleceğim risk altında” dedi. Diş hekimi olmak istediğini de ekledi.
“Annem benim ve kardeşlerim için çok şey yaptı. Bizi büyütmek için çok çalışıyor. Keşke ben de büyüyüp çalışabilsem, onun bunca çabasının karşılığını verebilsem” diye konuştu üzüntü dolu gözlerle.
Kabuslar
Fas hükümeti tarafından sağlanan sarı plastik çadırda, Malak’ın ailesinin diğer üyeleriyle konuştum.
Malak’ın Küçük kız kardeşi Doaa’nın travma geçirdiği çok açık.
Yüzü solgun halde bana, “Deprem her gece rüyama giriyor, çok korkutucu. Bazen rüyalarımdan uyandığımda yerin sarsıldığını görüyorum” dedi.
Malak ve Doaa’nın deneyiminin bölgede konuştuğum birçok aile de yaşamış.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’na (UNICEF) göre, yıkıcı depremden yaklaşık 100 bin çocuk etkilendi.
UNICEF, artçı sarsıntıların muhtemelen önümüzdeki günlerde ve haftalarda da devam edeceği; bunun çocukları ve aileleri daha fazla fiziksel yaralanma ve zihinsel travma riskiyle karşı karşıya bırakacağı uyarısında bulundu.
‘Tuvaletlere ihtiyacımız var’
Kampın diğer tarafında Cemile bulaşıkları yıkıyordu. Küçük kızı İhlas ise çay demliyordu.
“Çok zor” dedi bana Jamila. Gözyaşlarını tutmaya çalışarak… Kampa gelen yardım malzemelerinin çoğunun gönüllülerce dağıtıldığını anlattı. “Burada tuvalet yok. Korkarım bir noktada hasta olacağız, hepimiz bitkin haldeyiz” diye de ekledi.
Kamptaki ailelerin birçoğu yoksul. Zaten geçim sıkıntısı çekiyorlardı. Büyük deprem onların acısını daha da artırdı.
Cemile benimle konuşurken, 10 yaşındaki İhlas dikkatle dinliyordu. Beni yakınlardaki yıkılan okuluna götürmeyi teklif etti.
‘Kıyamet günü gibiydi’
İhlas yolda bana deprem gecesini anlattı:
“Saklanmak için babamın yanına koştum ve Kur’an okumaya devam ettim. Tıpkı kıyamet gibiydi.”
Son dönemdeki artçı sarsıntılardan onu çok korkutmuş:
“Bu gerçekleştiğinde çadırdan koşarak çıkıyorum.”
Okuldan geriye sadece çatlak duvarlar ve ağır hasar görmüş sınıflar kalmış.
Yıkımın boyutu trajik.
Malak gibi İhlas da okulunu özlüyor, “Öğretmenlerimi ve arkadaşlarımı görmek istiyorum” diyor.
Basit lüksler
Kamptan ayrılmak üzereyken bir kadın bana sessizce sordu:
“Rujun ya da parfümün var mı? Güzel kokmak istiyorum.”
Sözleri etkileyiciydi. Bu talep biraz şaşırtıcı gelebilir ancak Fas’ta depremden etkilenen ailelere verilen yardım paketlerine, banyo malzemeleri ve kozmetik ürünleri nadiren dahil ediliyor. Hatta kadınlar bunu istemekten utanabilir. Ancak insanların yiyecek veya battaniyeden daha fazlasına ihtiyacı var: Kendilerini insan gibi hissetmeleri gerek.
Özellikle Arap dünyasında, çeşitli felaket mağdurlarına yardım söz konusu olduğunda, bu konu sıklıkla gözden kaçıyor.
Depremden etkilenen bazı bölgelerde derme çatma sınıflar kuruldu.
Fas Kralı 6. Muhammed, kısmen veya tamamen hasar gören 50 bin binaya yönelik yeniden inşa planını açıkladı.
Mağdurlara maddi yardım da dağıtılacak.
Ancak büyük miktarda kaynak gerektirecek bu planlar için kesin bir zaman dilimi verilmedi.
Fas, şu ana kadar dış yardımı kabul etme konusunda oldukça seçici davrandı ve yalnızca dört ülkeden (İspanya, İngiltere, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri) yardım almayı kabul etti.
Fas’ta deprem: ‘Kimden gelirse gelsin, yardıma ihtiyacımız var’
Konuşamayacak kadar travma geçirmiş
Yerel gönüllüler, beni, desteğin sadece binalar ve paradan daha fazlasına odaklanması gerektiği konusunda uyardı.
Mağdurların, özellikle de konuştuklarım gibi çocukların ruh sağlığı tehlikede.
Plastikten yapılmış ve çocukların oturabileceği birkaç masa ve sandalyenin bulunduğu basit bir çadırda bir grup gönüllü, çizim ve yazı yoluyla gençlerin travmalarıyla baş etmelerine yardımcı olmaya çalışıyor.
Muhammed Amin adlı gönüllü bir hemşire bana, “Yıkılmış evlerin ve ölü hayvanların resmini çiziyorlar” dedi.
İhtiyaç sahibi depremzede ailelere yardım için bir grup gönüllüyle birlikte Fas’ın başkenti Rabat’tan, 300 kilometre yol katederek gelmiş buraya
Bana, “İlk geldiğimizde çocuklar bizimle konuşmuyordu, büyük bir travma yaşıyorlardı” dedi.
Yaşadıklarını anlatmaya ve başlarına gelenlerle yüzleşmeye başlamaları günler aldı.
Bu felaketin yarattığı ruhsal ve fiziksel travmaların tedavisi ise daha uzun sürecek.