İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, “Asgari ücret artık açlık sınırının altında. Yoksulluk sınırına yaklaşamıyor bile. Çünkü ona zam, buna zam, sürekli zam. Asgari ücretliye, özellikle emekliye gelince kulak tıkanıyor. Emeklimiz açlık sınırının 13 bin liraları aştığı bu dönemde ne yapacak? Her kabine toplantısında emeklilerimiz ekran başında bir ücret artışı bekliyor ama maalesef hükümet sürekli ötelemeye devam ediyor” dedi.
Anka’nın haberine göre İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, bugün partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Zorlu, şunları söyledi:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış gününde İçişleri Bakanlığı’na bombalı bir saldırı girişimi gerçekleşti. Dün olay sonrası hastaneye giderek kahraman polislerimizi ve ailelerini ziyaret ettik ve genel başkanımız Sayın Meral Akşener’in geçmiş olsun dileklerini de ilettik. Çok şükür hayati tehlikelerinin olmadığı tarafımıza bildirildi.
Bununla birlikte bombalı saldırı girişiminde kullanılan aracın Kayseri’de gasp edildiği bilgisi kamuoyuna yansıdı. Teröristlerin Mikail Bozlağan adlı vatandaşımızı öldürdükten sonra aracını çaldığı tespit edildi. Bu vesileyle kendisine Allah’tan rahmet kederli ailesine baş sağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Şu an soruşturma devam etmekle birlikte teröristlerden birinin kimliği tespit edilmiş olup; diğerinin ise kimlik belirleme çalışmaları sürüyor. İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre bu hain eylemin PKK terör örgütünce gerçekleştirildiği de kamuoyuyla paylaşılan önemli bir gelişme.
Milletimiz adına hassasiyet duyduğumuz bir hususta bu kişilerin arkasında kimlerin olduğunu ve ilişkilerinin büyük bir titizlikle ve kararlılıkla ortaya çıkarılmasıdır.
“Her bir gencimizin üniversitede huzur içinde okuma, öğrenim görme hakkı esastır”
ODTÜ’de üzücü ve kaygı verici bir olay yaşandı. ODTÜ’de öğrenim gören bir öğrencimiz, Türkoloji Topluluğu üyesi gençlerimizden birisi, bir grubun tehdit ve saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Sebep ise topluluğun adının Türkoloji olması ve gençlerimizin üzerinde Göktürkçe, Türk ifadesi yazan bir tişört bulunması. Ülkemizin huzur ve istikrarına koruyabilmek adına da bu tür gelişmelere karşı çok dikkatli olmalıyız ve üniversite yönetimlerinin de buna izin vermemesi gerekiyor.
2015 yılında Fırat Yılmaz Çakıroğlu‘nun şehit olmasına sebep olan olaylar, tehlikenin önceden tedbir alınarak önlenemeyişiyle gerçekleşmişti. Biz de dün üniversite rektörüyle bu konuda bir görüşme gerçekleştirdik. Bugün soruşturmanın başlatılacağı bilgisi tarafımıza verildi. Biz şimdi bu sürecinde takipçisi olacağız. Her bir Türk evladının, her bir gencimizin üniversitede huzur içinde okuma, öğrenim görme hakkı elbette bizim için esas olan.
“Asgari ücret artık açlık sınırının altında”
Ülkemizin en önemli ve derinleşmekte olan sorunu ekonomik kriz. Vatandaşlarımızın bu konudaki haklı isyanı şüphesiz en önemli gündem maddemiz. TÜRK-İş geçtiğimiz hafta içerisinde eylül ayı açlık sınırını açıkladı. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için gerekli aylık gıda harcama tutarının 13 bin 334 TL olduğunu ifade etti. Yoksulluk sınırı ise yani gıda harcamasının yanında zorunlu olan giyim, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım gibi daha pek çok harcamayı da birleştirdiğimizde gerekli olan sınır 43 bin 443 TL olarak ifade edildi. Bununla birlikte İTO’nun eylül ayı enflasyon rakamı da yüzde 73,18 düzeyinde. İstanbul’daki enflasyon rakamı. Peki ülkemizde asgari ücret ne kadar? 11 bin 400 TL.
Engelli aylıkları
Gözden kaçan çok fazla irdelenmeyen bir diğer görmezden gelinen kesimimiz de engelli vatandaşlarımız. Hayatın içerisinde bizlerle birlikteler ama onların sorunları gerçekten yeterince ifade edilmiyor. Ülkemizde engelli vatandaşlarımızın aylıkları; engel oranı yüzde 40 ile yüzde 69 arasında olan vatandaşlarımızın aylığı bin 874 TL. Engel oranı yüzde 70 ve üzeri olanların ise 2 bin 811 TL. Yine engelli yakını aylığı bin 874 TL. 2023 Türkiye’sinde bu rakamları asla konuşmamalıydık. Maalesef getirdikleri nokta bu. Siyasi iktidarın son dönemlerinde en iyi yaptığı şey vatandaşlarımızın sorunlarını görmezden gelmek ve en önemlisi de kendi hatalarının acı reçetesini maalesef vatandaşımıza yüklemek. Artık biraz ‘insaf’ diyoruz. Bu sürdürülebilir değil.
“Büyümenin refah üzerinde etkisi olmuyor, ranta giden bir büyüme ekonomisi var”
Son 5 yıldır potansiyel büyümenin altında bir büyüme hızına sahibiz. Söz konusu büyümenin toplumsal refah üzerinde de bir etkisi olmuyor. Çünkü ranta giden bir büyüme ekonomisi. Dünya ekonomisinin toplam büyüklüğü 2022 yılı itibariyle yaklaşık 100 trilyon dolar. Türkiye’nin dünya ekonomisinden aldığı pay 1980 yılında yüzde 0,9 iken 2022 yılında da yine aynı düzeyde. Oysa gelişmekte olan ekonomilerde bu pay 1980 yılında yüzde 24,5 iken 2022’de yüzde 42,5’e kadar yükseliyor. 40 yıldan fazla sürede dünyadaki payımız durağan kalmış. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında dünya ekonomisinde aldığımız pay yüzde 1’in bile altında. Görünen o ki 40 yılda bir arpa payı yol ilerleyememişiz. Şu anki siyasi iktidarın dünyayla entegrasyon Avrupa başta olmak üzere bu ilişkileri yönetme biçimi de bizi her geçen gün kötüye götürüyor.
KOBİ’lere sığınmacı çalıştırılması şartıyla kredi verilmesi
Kendi vatandaşına bu kadar sıkı para politikası, acı reçete uygulayan siyasi iktidar geçtiğimiz günlerde vatandaşımızı da hayal kırıklığına uğratan bir uygulamaya daha imza attı. Devlet bankası aracılığıyla Alman Federal Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Bakanlığı desteğiyle KOBİ’lere en az bir sığınmacı çalıştırılması şartıyla 1 buçuk milyona kadar bir kredi verileceği gündeme geldi. Elbette işletmeleri desteklemek önemli bunun artırılması da çok kıymetli. Ancak sığınmacı sorunun derinleştiği bir dönemde geri dönüşleri daha da olumsuz etkileyecek bu uygulama Türkiye’nin demografik geleceği açısından kabul edilebilir değil. Bu tür yaklaşımlarla onları kalıcı kılacak bir iradeyi ortaya koyuyorsunuz.
Biz de yine bir soru önergesiyle Milli Eğitim Bakanlığı’na bunu sorduk. Suriye’de 2016 yılından bu yana kurulan ve ilgili ülkenin onayının bulunup bulunmadığı belirsiz olan bu üniversitelere YÖK denkliği verilmiş midir?
Maalesef sığınmacı sorunu her geçen gün büyüyüp derinleşirken siyasi iktidar vatandaşlarımızın huzurunu sağlamak adına bu tür adımlar atmak yerine geri dönüşleri başlatmak için girişimler yapmak yerine sığınmacıların kalmaları adına hatta yenilerinin de bir anlamda gelmesini tetikleyecek adımlar atıyor. Sığınmacı meselesi artık ülkemizin bir temel beka sorunudur.”