Doppelgänger: Seçmen kandırmanın yeni yolu
“Doppelgänger” terimi, Almanca’da “çift yürüyen” ya da “ikiz yürüyen” anlamına gelir ve bir kişinin kendisine tıpatıp benzeyen başka bir varlığı tanımlar. İlk kez 18. yüzyılın sonlarına doğru Alman edebiyatında ve mitolojisinde ortaya çıkan bu kavram, zamanla edebiyat, psikoloji ve popüler kültürde kendine geniş bir yer buldu.
Doppelgänger, sadece fiziksel bir benzerlik değil, aynı zamanda insanın kendi içindeki karanlık tarafını veya bilinçdışı düşüncelerini temsil eden derin bir metafor olarak da kullanılır.
Doppelganger kavramı, insanlık tarihindeki eski mitolojilere dayanan köklü bir geçmişe sahiptir. İlk kez Alman folklorunda karşılaşılan bu kavram, bir kişinin kendisiyle birebir aynı görünen bir varlıkla karşılaşması durumunda kötü bir olayın habercisi olarak görülüyordu. Efsanelere göre, bir kişi kendi doppelganger’ı ile karşılaştığında, bu onun ölümünün ya da talihsiz bir olayın yaklaştığının işareti olabilirdi. Bazı mitolojik anlatılarda ise doppelganger, kişinin ruhunun bedenden ayrı bir şekilde dolaşabileceğine inanan bir ruhani varlık olarak kabul edilirdi.
Doppelgänger fikri, yalnızca batı mitolojisi ile sınırlı kalmamıştır. Örneğin, İskandinav mitolojisinde “vardøger” olarak adlandırılan bir kavram, kişinin gelecekte yapacağı şeylerin önceden yansıması olarak kabul edilirdi. Aynı şekilde, eski Mısır mitolojisinde “ka” adı verilen bir ruhsal ikiz, kişinin ölümü sonrası bile varlığını sürdüren bir ruh olarak betimlenmiştir.
DOPPELGANGER EDEBİYAT VE SANATTAKİ YANSIMALARI
Doppelganger kavramı, özellikle 19. yüzyılda edebiyat ve sanatta yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Bu dönem, romantizmin ve gotik edebiyatın yükselişte olduğu bir dönemdi. Eserlerde doppelganger, genellikle karakterlerin içsel çatışmalarını veya bölünmüş kimliklerini temsil etmek için kullanılıyordu. Mary Shelley’in Frankenstein adlı eseri, Victor Frankenstein’ın kendi yaratımıyla yüzleşmesi üzerinden bir tür doppelganger temasını işler. Aynı şekilde, Edgar Allan Poe’nun William Wilson adlı kısa hikayesi de, bir adamın kendi benzeriyle olan tehlikeli yüzleşmesini konu alır. Bu eserlerde, doppelganger figürü, bireyin kendi içsel karanlığıyla ve ahlaki ikilemleriyle hesaplaşmasının bir aracı olarak kullanılmıştır.
Sinema ve televizyon dünyasında da doppelganger sıklıkla kullanılan bir tema olmuştur. Örneğin, David Lynch’in kült dizisi Twin Peaks’te doppelgänger kavramı, karakterlerin bilinçdışı korkularını ve karanlık arzularını yansıtmak için kullanılır. Yine Black Swan gibi filmlerde de doppelgänger, ana karakterin psikolojik çözülmesi ve kimlik bunalımı üzerinden işlenir.
PSİKOLOJİ VE DOPPELGANGER FENOMENİ
Doppelgänger kavramı, yalnızca edebi ve sanatsal anlamda değil, psikoloji alanında da büyük bir öneme sahiptir. Psikologlar, bu kavramı genellikle “ötekilik” ve kimlik bölünmesi ile ilişkilendirir. Özellikle Carl Jung’un “gölge” kavramı, doppelganger temasıyla yakından ilişkilidir. Jung’a göre, insanın bastırdığı karanlık yönleri ve bilinçdışı arzuları, doppelgänger benzeri bir figürle yüzleştiğinde açığa çıkar.
Prof. Dr. Carl Moser, bu konuyla ilgili şöyle der: “Doppelganger, bireyin bilinçdışı korkularını ve bastırılmış arzularını dışsallaştırdığı bir projeksiyondur. Bu tür figürler, bireyin kendisiyle yüzleşmesi ve içsel çatışmalarını çözmesi için bir kapı aralar.”
Kavram, günümüzde popüler kültürde de sıkça karşımıza çıkar. Sosyal medya ve dijital platformlar, insanların benzerlerini bulmaları konusunda bir eğlence unsuru olarak kullanılırken, bazı uygulamalar fiziksel özelliklerinizin dünya üzerindeki en yakın “ikizini” bulmanızı sağlar. Öte yandan, sanal dünyada yarattığımız “avatarlar” ve çevrimiçi kimlikler de modern zamanın doppelgänger figürleri olarak değerlendirilebilir.
Özellikle deepfake teknolojisinin yaygınlaşmasıyla birlikte, bir kişinin dijital ortamda birebir benzerinin yaratılması ve manipüle edilmesi, doppelganger kavramını yeniden gündeme getirmiştir. Bu teknolojinin etik sorunlar yaratmasının yanı sıra, bireyin kimlik algısı üzerinde de olumsuz etkileri olabilir.
DOPPELGÄNGER VE SEÇİM MANİPÜLASYONLARI
Dijital dünyada, doppelgänger teknolojileri; yapay zeka, deepfake ve derin öğrenim gibi araçlarla daha da güçlenmiştir. Bir kişinin ya da kurumun çevrimiçi kimliği, sosyal medya hesapları veya hatta konuşmaları bile kopyalanarak farklı amaçlar doğrultusunda kullanılabilir. Bu, özellikle seçim süreçlerinde tehlikeli bir silaha dönüşebilir. Siber suçlular, kamuoyu algısını şekillendirmek, seçmenlerin görüşlerini değiştirmek ve hatta doğrudan oy verme süreçlerini etkileyebilmek için doppelganger teknolojilerini kullanabilmektedir.
Seçim dönemlerinde, bu teknolojiler kullanılarak sahte aday konuşmaları yayımlanabilir, sahte sosyal medya hesapları oluşturulabilir ya da mevcut hesaplar klonlanarak seçmenler yanıltılabilir. Siber suçlular, bu yolla seçmenlerin yanlış bilgiye dayalı kararlar vermesini sağlayarak seçim sonuçlarını manipüle edebilir. Ayrıca, doppelgänger teknolojileri kullanılarak siyasi rakiplerin itibarsızlaştırılması da mümkündür. Örneğin, deepfake videolar aracılığıyla bir adayın aslında söylemediği şeyleri söylemiş gibi gösterilmesi, bu adayın kamuoyu gözündeki itibarını sarsabilir.
Siber güvenlik uzmanı John Miller da doppelganger teknolojilerinin tehlikelerine dikkat çekiyor: “Doppelgänger, kimlik sahteciliğinin bir adım ötesine geçiyor. Artık sadece birinin dijital izlerini takip etmek değil, o kişi ya da kurumu tamamen kopyalamak ve onun kimliğini manipüle etmek mümkün. Bu durum, özellikle politik süreçlerde manipülasyonun önünü açıyor. Seçmenler, gördükleri ya da duydukları şeylerin gerçek olup olmadığını sorgulamak zorunda kalıyor, bu da demokrasiyi ciddi bir risk altında bırakıyor.”
DOPPELGÄNGER VE 2016 ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ
Doppelgänger teknolojilerinin etkilerine dair önemli bir örnek, 2016 ABD başkanlık seçimlerinde yaşanmıştır. Bu süreçte, Rusya merkezli bazı siber saldırganların, sosyal medya platformlarında sahte hesaplar oluşturarak Amerikan seçmenlerini manipüle etmeye çalıştığına dair pek çok iddia ortaya atıldı. Bu saldırılar, yalnızca yanlış bilgi yaymakla kalmamış, aynı zamanda gerçek politikacıların profillerini kopyalayarak sahte içerikler üretmiştir. Sahte hesaplar üzerinden yayılan yanıltıcı bilgiler, seçmenlerin görüşlerini değiştirmek ve seçim sonuçlarını etkileyebilmek için tasarlanmıştır. Bu süreçte kullanılan yöntemlerden biri de, sahte sosyal medya hesapları üzerinden rakip partilere yönelik iftira kampanyaları yürütmek olmuştur.
ABD, seçimlerinde Putin parmağı. 32 Rus sitesi deşifre oldu
Özellikle Facebook ve Twitter gibi platformlarda, sahte profiller üzerinden paylaşılan içeriklerin milyonlarca kişi tarafından görülmesi, doppelgänger teknolojilerinin ne kadar etkili olabileceğini gözler önüne sermektedir.
Yapılan araştırmalar, bu sahte hesapların yalnızca seçmenlerin görüşlerini manipüle etmekle kalmadığını, aynı zamanda toplumsal kutuplaşmayı da derinleştirdiğini göstermiştir. Bu olay, seçim güvenliğine yönelik doppelganger teknolojileri ve diğer siber saldırı türlerinin ne denli önemli bir tehdit olduğunu ayyuka çıkartmıştır.
DOPPELGÄNGER’E KARŞI ÖNLEMLER
Doppelgänger teknolojileriyle mücadele etmek, yalnızca teknik değil, aynı zamanda etik ve hukuki önlemler de gerektirmektedir. Öncelikle, sosyal medya platformlarının daha güçlü doğrulama süreçleri uygulaması ve sahte hesapları tespit etme yeteneklerini geliştirmesi gerekmektedir. Ayrıca, yapay zeka ve deepfake gibi teknolojilerin kötüye kullanımına karşı daha sıkı yasal düzenlemeler getirilmelidir.
Bunun yanında, bireyler ve kurumlar, dijital güvenliklerini artırmak için farkındalıklarını artırmalı ve kişisel verilerini daha dikkatli korumalıdır. Seçim süreçlerinde ise, bağımsız gözlemcilerin ve siber güvenlik uzmanlarının daha aktif bir rol alması, seçimlerin manipülasyona karşı korunması açısından önemlidir. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve dezenformasyonu önlemek için medya okuryazarlığına da yatırım yapılması gerekmektedir.
Doppelgänger teknolojileri, siber suçlar ve seçim manipülasyonu açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Kişilerin ya da kuruluşların kimliklerinin kopyalanarak manipülatif amaçlarla kullanılabileceği bu teknolojiler, özellikle seçim süreçlerinde kamuoyu algısını ciddi şekilde etkileyebilmektedir.
Siber güvenlik uzmanları, bu konuda daha güçlü önlemler alınması gerektiğini vurgularken, doppelgänger teknolojilerine karşı toplumsal farkındalığın artırılmasının önemine dikkat çekmektedir. Bu bağlamda, bireylerin dijital güvenliklerini sağlamak için daha bilinçli adımlar atmaları ve kurumların da bu teknolojilere karşı önlemlerini güçlendirmeleri hayati öneme sahiptir.